28 Mayıs 2013 Salı

3 Klasik Film - Mutlaka izleyin

Bu hafta izlediğim 3 klasik filmden bahsetmek istiyorum.

Hepsi de ayrı ayrı etkisine aldı beni. Akşamları gözümü kapattığımda birinin içinde buluyorum kendimi.

Belki de bir çoğunuzun izlediği ama benim adını duyup da izlemekte çok geç kaldığım filmler..

İlki Gandhi..



Mahatma  Gandi'nin hayatını anlatan 1982 yapımı biyografik film. 20. yüzyılın ilk yarısında İngiltere'nin Hindistan'da koloniler kurması ve Hindistan'ın durumu etrafında toplanan filmin yönetmenliğini Richard Attenborough yapmıştır. Gandi rolüyle Ben Kingsley, Akademi Ödülü aldı.

Filmi fazla iyimser buldum açıkçası. Ama yine de gerçekten insanı içine çekiyor. Ayrıca Gandi'nin ölümü sahnesinde 300,000 figüran kullanarak bir rekora imza atmışlar.

Diğeri Bugün Aslında Dündü (Groundhog Day )



Bir hava durumu spikeri olan Phil Connors, yapımcısı ve sevimli kameramanı ile birlikte Pennsylvania'daki Punxsutawney kasabasına geleneksel Groundhog Day şenliklerini görüntülemek için gönderilir. O gün, belki de Phil'in hayatının en kötü günüdür, ama bundan beteri de vardır: Phil'in karabasanı, her gün tekrarlanır. Artık her gün, onun için Groundhog Day yeniden yaşanmaktadır. Phil, o gün olacak her şeyi bildiği için bunun avantajlarını kullanmayı zamanla öğrenir. Ama, hayatının kadının kalbini kazanması için daha yapması gereken çok şey vardır.
 
Bütün filmi baş rolü Tom Hanks zannederek izlediğimi itiraf etmeliyim. Bi yandan da "noolmuş bu adama ya bu filmde chuckye benzemiş" diyip durdum. Meğer o değilmiş :)
 
Bu öyle bir film ki bittiğinde sanki kendimi gerçekten bir oyunun içindeymişim de hayatımda zorluk, sıkıntı, aşılmayacak bir şey yokmuş gibi hissetmeye devam ettim. Aman bugün olmuyorsa yarın hallederiz. Nasılsa hep aynı şeylerle savaşmıyor muyuz??
 
Sonuncusu ve beni en derinden etkileyeni : Into the Wild
 
 
Şu resmi eklerken bile içim bir başka oldu.

Anne ve babasıyla sorunları olan Christopher McCandless, 1990 yılında mezun olduktan sonra biriktirdiği 24.000 doları bir vakfa bağışlar ve hayatının seyahatine çıkmaya hazırlanır. Para ve maddiyatın mutluluk getirmeyeceğine inanır ve en büyük amacı Alaska'ya giderek oradaki vahşi doğayla iç içe yaşayabilmektir. Christopher çıktığı yolda hayatını değiştirecek birbirinden ilginç karakterle karşılaşacaktır.

Gerçek bir hayat öyküsü olduğunu unutmadan izleyin.

Öyle iyi bir oyuncu seçimi olmuş ki, Emile Hirsch gerçekten rolün hakkını vermiş. O kadar yakışıklı ve sevimli bir yüzü ve o kadar iyi bir oyunculuğu var ki film boyunca alıp bağrınıza basmak istiyorsunuz. Mutlaka izlemenizi tavsiye ettiğim için burada spoiler yapmak istemiyorum ama filmi hala hatırladıkça gözlerimin dolduğunu söylemem gerek.

İzleyenleriniz varsa neler hissettiğinizi merak ediyorum??


1 yorum:

  1. filmkolik biri olarak bu filmleri en kısa zamanda ben de seyredicem.. zaten hint filmi deyince akan sular durur :))

    YanıtlaSil